Diğer bir adı da “Gece yanığı” olan, derinin altındaki sinirlerin iltihaplanması sonucu ortaya çıkan, kabarcık görünümlü, ağrılı, deri döküntülerine neden olan virüs kaynaklı bir enfeksiyon türüdür. Suçiçeği hastalığına neden olan Varisella Zoster virüsünden (VZV) kaynaklanır. Geçmişte suçiçeği geçirilmiş olması bu hastalığa yakalanmaya karşı önemli bir risk faktörüdür. Ayrıca, 60 yaş ve üzeri, fiziksel ve duygusal stres yaşayan, HIV ve AIDS tanısına sahip olan, organ nakli ve/veya kemik iliği nakli geçiren, kemotreapi gibi bağışıklık sistemini baskılayan tedavileri görmüş kişilerde hastalığın ortaya çıkma ihtimali yüksektir. 50 yaşından sonra belirgin olarak artan zona hastalığı riski, 60 yaşından itibaren 8-10 kata çıkar. Eğer bağışıklık sistemi düşükse, zona hastalığına yakalanma riski 80-100 kat artabilmektedir. Bu hastalık oldukça ciddi komplikasyonlara da yol açabilmektedir. Uzun süreli sinir ağrıları, görme kaybı, beyin iltihabı, yüz felci, işitme ve denge sorunları, felç ve yaklaşık %30 oranında kalp krizi riski bunlar arasında sayılmaktadır.
Zona virüsü bir kez vücuda girdikten sonra pasif bir şekilde kalabildiği gibi, aktif hale gelip hastalığa da neden olabilir ve genellikle vücudun bir bölgesinde tutulum gösterir. Yüz, göğüs, sırt, karın, ve pelvis (leğen kemiği bölgesi) sık rastlanılan bölgelerdir. Deri döküntüleri ile bu bölgelerde şiddetli kaşıntı ve ağrılı kabarcıklar görülür. Ağrı, döküntülü bölgede yanma ve karıncalanma, kaşıntı ve batma hissi, bölgesel hassasiyet, lezyon çevresinde uyuşma, yüksek ateş ve baş ağrısı gibi belirtilerin ortaya çıkmasından 2 ila 3 gün sonra, deri döküntüsü olarak kendini gösterir. İlk etapta döküntülü olan bu yaralarda oluşan kızarıklık, daha sonrasında yerini kabuklu içi sıvı dolu kabarcıklara bırakır.
Hastalığı geçirmiş her 5 kişiden 1’inde, ağrı ve karıncalanma hissi, aylar hatta yıllarca sürebilmektedir.
Hastalığın tedavisi yakınılan durumları azaltmaya yönelik olup, ağrı kesici parasetamol ve kortizon içermeyen, iltihabı baskılayan ilaç grupları kullanılır. Oluşan içi sıvı dolu kabarcıkların tedavisi için de antiseptik solüsyon kullanımı önerilir. Tedavi için önerilen bir bitkisel yöntem bulunmamaktadır. Zona bir kişiden diğerine bulaştırılamaz, fakat zonaya neden olan virüs, hiç suçiçeği geçirmemiş veya suçiçeği aşısı yapılmamış bir kişiye bulaşıp suçiçeğine neden olabilir.
Zona hastalığına karşı en iyi korunma yöntemi aşıdır ve iki tür aşı bulunmaktadır.
İlk aşı, suçiçeği aşısının hazırlandığı suştan elden edilmektedir. İçerdiği antijen miktarı suçiçeği aşısından 14 kat fazla olup, virusun bazı başka bileşenlerini de içermektedir. Tek doz yapılması önerilen zona hastalığı aşısı, deri altına uygulanır. Bir doz yapılması en az 4-7 yıl, bazı yayınlara göre ise 10 yıla dek koruma sağlayabilmektedir. 50 yaşın üzerinde her zona hastalığı olan kişiye ve 60 yaş üzeri herkese zona aşısı yaptırması tavsiye edilmektedir. Ancak aşının saklama koşulları çok hassas olup, uyulmazsa aşının etkinliği kalmamakta, oda sıcaklığına gelen aşının 30 dakika içinde yapılması önem taşımaktadır. Aşının ciddi yan etki oranı %1,7’den az olup, bütün aşılarda olduğu gibi enjeksiyon bölgesinde kızarıklık, şişlik, kanama oluşumu, sıcaklık hissi ve hafif ağrı görülebilmektedir.
İkinci tür aşı ise rekombinant olandır ve 10 yıllık bir süreçte %90 oranında koruma sağlamaktadır. Zona’yı önlediği gibi, zona geçirenlerde en büyük sorun olan sinir ağrısı ve diğer komplikasyonlara karşı da geliştirilmiştir. 50 yaş ve üstü yetişkinler, hastalık veya tedaviler nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış, 19 yaş ve üstü kişiler için önerilmektedir. Bu aşı 2 doz olarak uygulanır; 2 doz ilk dozdan 2-6 ay sonra yapılmaktadır. Geçmişte suçiçeği geçirenlere özellikle bu tür aşı önerilmektedir. Ayrıca, ilk tür aşı olanlara da bu aşı uygulanabilmektedir.